19 Ocak 2011 Çarşamba

"Heyet diye ben buna derim" / İsmail HİÇDÖNMEZ

Yaşanmış bir hatıra;
“işte ben buna heyet derim”
Yine bir yaz mevsimiydi. Ben her yıl olduğu gibi yaz tatilimi köyde, kendi köyüm olan Kardere’de geçiriyordum. O yıllarda Aksu projelerini gerçekleştirmek için Başkan Orhan amcayla (merhum Orhan Bozdemir) sürekli birlikte hareket ederdik. Her akşam gerek kütüphanede gerekse başkanın evinde toplantılar yapardık. Başkan her toplantıya beni mutlaka davet eder ve bizlerin de fikrini alırdı. Bir akşam yine bir karar almak için bizleri topladı köy hizmetlerinden dozer alabilmek için bir dilekçe yazalım, sonrada vilayete gidelim, valiliğe çıkalım. Şeklinde bir karar alındı. Bu iş için başta köy muhtarı, dernek başkanı, ihtiyar heyetinden bir kişi bir de beni seçtiler. İtiraz etmeme rağmen başkan çok ısrar etti. Mutlaka geleceksin dedi. O akşam toplantıdan sonra oturduk valiliğe bir dilekçe yazdık. Dilekçemizde öncelikle güvenlik yolu istedik; yangın önleme yolları istedik, yayla yolları istedik, gezginci arıcılığı yaygınlaştırmak ve geliştirmek için yol istedik; yaylalara çıkabilmek için yol ihtiyacının var olduğunu belirttik buna benzer birkaç madde daha ekleyerek gerekçeli bir dilekçe yazdık. Dilekçeyi o gece evde ben daktilo ettim. Muhtar ve başkan da sabah imzaladı ve sabah erken den vilayete doğru yola çıktık.

Başkan, dönemin muhtarı, heyetten bir kişi ama şu an hatırlayamadım bir de ben. Valiliğin önüne aracımızı park ettik. Doğru içeri girdik. Kapıda polisler vardı bize hiçbir şey sormadılar. Bütün valilikteki birimlerin kapıları sonuna kadar açıktı. Çalışanları çok rahatlıkla görebiliyor hatta başımızla selam veriyorduk. Derken ikinci kata merdivenlerden çıktık. İçeride Vali beyi çalışır vaziyette görünce ben şaşırdım. Kapılar açık randevu yok elimizi kolumuzu sallayarak valinin karşısında kendimizi bulduk.

Vali bey bizi ayakta karşıladı. “başkan hoş geldin” dedi. Başkan da sayın valim “hoş bulduk” dedi. Bizleri tanıttı. Muhtarımız, öğretmenimiz ve azamız deyince vali bey - işte ben buna heyet derim. Başkan, muhtar, aza ve öğretmenden oluşan örnek bir heyet- dedi. Arkasından Başkan: Sayın Valim “biz yine geldik” dedi. Vali bey “başkan sen boynunu eğerek yine geldin de boşa geldiniz, şu anda mümkün değil size dozer vermemiz. Dozerler güvenlik yollarında çalışıyorlar.” dedi.

Bu arada Vali bey bize yer gösterdi. Birer de çay ikram etti. Çaylar içilirken görüşmeler sürerken başkan akşamdan birlikte yazdığımız dilekçeyi Vali beye uzattı… neredeyse bir sayfa olan dilekçemizi Vali bey okudu inceledi. Gözlüklerinin üzerinden şöyle bir süzdü bizleri. Bana dönerek bu dilekçeyi hocam sen mi yazdın? diye sordu. Ben de “birlikte yazdık” dedim. Vali bey (Recep Yazıcıoğlu- Erzincan Valisi ) “yahu gardaşım öyle bir dilekçe yazmışsınız ki bu dilekçeyi geri çevirmek mümkün değil” dedi. Bu arada orada bulunan çikolata kutusunu elime tutuşturarak misafirlere ikram etmemi istedi Vali bey. Ben de misafirlere ikram ettim. Dilekçemizi Vali bey acil olarak köy hizmetlerine sevk etti. Arkasından da Köy Hizmetleri İl Müdürünü telefonla arayarak talimat verdi. Müdür bey “burada muhteşem bir heyet var ben geri çeviremedim gereğini yap Kardere heyetini sana gönderiyorum. Taleplerini ivedili olarak yerine getir” dedi. Birkaç dakika sondada valilikten ayrıldık köy hizmetlerine gittik.

Biz köy hizmetlerindeki görüşmelerimiz sürerken dozer tıra yüklenip yola çıkmıştı. Akşam köye döndüğümüzde dozeri top sahasında görünce hepimiz bayram ediyorduk. Başkan hemen bir bayrak bulup dozerin önüne astı. Kendisi de dozerin paletlerinin üzerine çıkarak hatıra resimleri çektiriyordu. Artık dozer gelmiş Aksu çalışmaları başlayacaktı. Köyde bir sevinç bir mutluluk bir bayram havası vardı. İnsanlar bütün sıkıntılarını unutmuş, hatta kırgınlıklar bir tarafa bırakılmış birlik beraberlik başlamıştı. Herkes inanmıştı. Bu su mutlaka gelecek aylarca alamadığımız dozer artık sağa inmişti.

Ben gerek başkanın gerekse vali beyin konuşmalarına çalışmalarına bizzat şahit olmuş canlı kaynaklardan biriyim. Başkanın nasıl bir çaba sarfettiğini en iyi bilenlerden biriyim. Özelikle beni “köyümüzün öğretmenidir” diyerek tanıtmasını hiç unutamam. Allah rahmet eylesin. Belki aksu geldi, belki cevizlik kuruldu. Belki daha birçok hizmetler yapıldı ama onunla çalıştığım yılları hiç unutamadım. Devamlı o yılları özlüyorum. O’nun bana “siz nasıl eğitimcisiniz, neden aydınlatma görevinizi yapmıyorsunuz” diye çıkışmalarını dahi arıyorum ve de özlüyorum. Tanıdığım çok değerli aydın ve ileri görüşlü bir insandı. Allah rahmet eylesin. Efsane bir vali ve efsane bir dernek başkanıyla tanışmış olmanın mutluluğunu onurunu her zaman yaşıyorum.

İsmail HİÇDÖNMEZ
14.01.2011, Erzincan

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...