KÖYDE ÇAY İÇME KÜLTÜRÜ
Sabahın erken saatlerinde Kars-Erzurum'dan gelip İstanbul'a doğru giden trene bindim ve Kemah'tan sonraki ilk istasyonda indim. Birkaç gün öncesinden köyünüzün yakınındaki jandarma karakolundan sağlanan telefon irtibatıyla köy muhtarınız benim geleceğimden haberdar edilmiş ve kendisinden istasyona katır gönderilerek alınmam bilgisi ulaştırılmıştı. O gün saat 10 -11 sularında iki Kardereli, iki katırla beni almaya geldiler. O mevsimde Karasu'nun suları pek yavaş akıyor ve çok sığdı. Suyun karşı tarafına geçip köye doğru yola koyulduk. İkindi vaktine doğru köye ulaştık. Köye yaklaşırken fotoğraf makinemi çıkarıp bir kaç kez deklanşöre bastım. Böylelikle yaşamımda ilk kez köyünüze gelirken çekilen fotoğraflar bunlardır.
Köyün içine girdikten sonra yanımdaki arkadaşlar beni muhtarın evine götürdüler. Ancak muhtarın evinin üst kattaki odasında Gazi adında marangoz bir arkadaş odaya konulacak dolap ve benzeri eşyaları yapmakla yoğun bir şekilde meşguldü. Köye öğretmen geldiğini haber alanlar bana "Hoşgeldin"e geldiler. Nedense bazıları beni hiç öğretmene benzetememişlerdi. Haksız da değillerdi! On dokuz yaşında, henüz bıyıkları terlememiş minyon tipli, çocuksu görünüşlü biriydim.
Hoş geldin öğretmenle birlikte çay ikramı da başlamış oldu. Bir iki bardak içtikten sonra içtiğim çayın yeterli olduğunu ne kadar ısrar etsem de anlatamadım bir türlü. Çay ikramının ardı arkası kesilmedi. İnanması güç amma tam on sekiz bardak çay içtim. Daha sonra odaya gelenlere ikram edilen çay bir iki bardaktan sonra gelmiyordu da neden bana durmadan çay içirtiliyordu!
Meğer işin sırrı benim bardağın üstünü kaşıkla kapatmayışımdaymış. Önceleri ben buna dikkat etmemiştim. Son bardakta, yani ben on dokuzuncu bardağımı içerken yanıma oturan arkadaşın bardaktaki çayını bitirdikten sonra, bardağın üstüne kaşığını koyduğunu farkettim. Boş bardağı alan arkadaş, bu arkadaşa bir daha çay servisi yapmadı. Ben de onu taklit ederek yarım bardağımın üstüne kaşığı koyup servis yapan arkadaşa uzattım. Böylelikle, on sekiz buçuk bardak çay içtikten sonra, köyünüzün bu adetini öğrenmiş oldum.
Bu, köyünüze ilk gelişimdeki anımı hiç unutmuyorum. Şimdiye kadar hep sözlü olarak çevreme aktardığım bu anımı ilk kez sizlere yazılı olarak aktarıyorum.
Bundan sonra da hatırlayabildiğim anılarımı ve orada çektiğim fotoğrafları perdeypey sizlere ulaştırmağa çalışacağım. Hepinizi sevgi ve saygıyla kucaklıyor, selamlarımı gönderiyorum.
Not: Fotoğraflar 1962 yılının eylül ayının ilk haftasında ve henüz köyünüzün içine girmeden ilk gelişimde çektiğim fotoğraflardır.
Hasip TURAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder